Hi, Welcome to my blog, enjoy reading.
RSS

26 Haziran 2008 Perşembe

Cunda

Bir 19 Mayıs tatili daha.. Tabi her zamanki gibi herkesin izni var, benim yok :) Ben de yıllık izinden bir kaç gün ayırarak Cunda'ya doğru yola çıkıyoruz.

Doğan motorla biz arabayla herkesden önce Cunda'ya varıyoruz. Sonrasında Arda ve Alptekin'de bize katılıyor.


Cunda'da bulunduğuuzm tüm akşam Günay'da geçti. Nefissss mezelerini kendimize bir sonraki Cunda seyahatine kadar stok yaptık..














Burası kaldığımız Cunda Panaroma Hotel'in balkon manzarası...






















































Veee Ortunç Otel. Buraya ilk gün geldiğimizde hazine bulmuş kadar sevindik. Harika plajı, iğde kokulu bahçesi, buz gibi biraları ve denizi ile harika bir tatil yapmamızı sağladı.































Arda için özel olarak 2 kasa bira sipariş ettiler :))





















































İşte bahçesi..


















Restaurant bölümünde sabah kahveleri içiliyor.


















Meşhur Roma dondurmacısı. Benim favorim sakızlı dondurma.






































Buzlu rakılar içilmiş, güzel olunmuş :)


















Doğan rakı sofrasının sonuna doğru yeşil eriğini eksik etmiyor.









































































































































































































Lokma İmparatoru!!!!! :)))
















Ayvalık'a gelinip de tost yemeden dönülür mü?























Doğan'ın sanatsal çalışmalarından..
Burayı anlatmadan geçmemem lazım. Mayıs ayında Ayvalık'ın denizi buz gibi olur. Hatta Ağustos ayında bile buz gibi olur ki bir de Mayıs'ı hayal edin.. Ama oraya kadar gitmişiz, denizin dibindeyiz. En azından bir iki kez girelim diyorum. İlk dün denize 1 saatlik uğraştan sonra Cunda'da bu sezon denize giren ilk kişi olma ünvanını hak ediyorum :)
Bir sefer girdim ya, sırtım yere gelmez. Ercanto ve Doğan'a hava atıyorum ki onlar ayaklarını bile sokamıyorlar suya. Sonrasında Doğan'la tavla turnuvasına girişiyorum. Yenilen denize girecek. Gözünün yaşına bakılmayacak. Hem de benim fikrim bu! :) Sonuç aşağıda işte :)




























































Taş kahvede türk kahvelerimizi içerken kedoşların beni sev ısrarlarına dayanamadım .)





























































































Hiç yorum yok: