Hi, Welcome to my blog, enjoy reading.
RSS

18 Ekim 2008 Cumartesi

Ispanya - Madrid

Sabahın ilk ışıklarında Madrid'deyiz. Kahvaltının hemen ardından kendimizi sokaklara attık. Barselona için İstanbul Madrid içinse Ankara tabiri kullanılıyor her yerde. Gerçekten de öyle. Sadece 1 gün 1 gece kaldık burada. Evet binalar muhteşem ama çok fazla kalınacak bir yer değil bizce. Keşif görevimizi ifa edip hemen güneye doğru yola koyulmamız gerekiyor.


Ercan yine her zamanki gibi plan program peşinde :) Burası Barselona'dan çok daha farklı. Daha tarihi yapılarla karşılaşıyoruz.
Madrid'e gelmekteki temel amacımız aslında Prado müzesi. Müzenin Pazartesi günü kapalı olduğunu öğrendiğimiz anda çok büyük bir hayal kırıklığı yaşıyoruz.. Tabi planlarımız da alt üst oluyor. Demek ki neymiş Madrid'e gelinecekse pazartesi gelinmeycekmiş :)
Bari kapının önünde fotoğraf çektirelim :)
Ercan müze için ayırmış olduğumuz bu bir kaç saatlik zaman diliminde neler yapabileceğimizi araştırıyor. B planı devrede; aylak aylak gezecez
Ben de maymunluk peşindeyim :)))

Hava gayet güzel.. Uzun yürüyüşler yaparak parkları gezme kararı alıyoruz.

Agaçlar muhteşem!
Bu su birikintisi içerisinde neredeyse boyum kadar balıkların olduğunu görmek bizi çok şaşırttı. Bizde olsa o balıklar çoktan birilerin miğdesine inmişti :)
Yürümekten yorulduk. Akşam üstü içkilerimizi içmek ve tapaslarımızı yemek üzere kendimizi meydandaki bir cafeye attık. İspanya'daki bu "placa" olayı (türkçe meali meydan) gerçekyen muhteşem. Tarihi binaların sarmaladığı kocaman kare bir meydan. Sadece kemerli girişler mevcut. Live performance dinleyip yemeğinizi yiyebilir içkinizi içebilirsiniz. Hele ki günün yorgunluğu üzerine saat 5-6 gibi iki bira çakmak süper geliyor insana. Nedense avrupaya geldiğinizde sürekli olarak gündüzleri bira içme ihtiyacı hissediyorsunuz :))
Başkanlık sarayı. Büyük kutlamalar vs hep burada yapılır. Vanatge Point filminiz izleyenler hemen hatırlar burayı. Suikastın yapıldığı alan.
La Guiterra adında bu mekan Lonely Planet ve Trip Adviser'da şiddetle tavsiye edilenler arasındaydı. Tapas diye adlandırdıkları kahvaltımızı (!) biralarımız eşliğinde yaptık. Bir yandan da canlı müziği bekledik fakat mekanın çok kalabalık olmamasından dolayı o akşam müzik yapılmadı :( Ya da biz oradan çıktıktan sonra yapıldı, orasını bilemiyoruz :)
Kardeşim millet bizim kahvaltıda yediğimiz şeyleri tapas niyetine bira ile götürüyorlar. Neden bu masada zeytin yok bilmiyorum. Bizde masaya beyaz leblebi yer fıstığı koyarlar peşinen orada ise sulu koca koca yeşil zeytinler. Fena da gitmiyor hani birayla...
Burası "Museo De Jamon" olarak geçen bir jamboncu ehehehe tamam şarküteri diyelim. Etrafta asılmış milyonlarca çeşit jambon var. Şarap tadarmış gibi tek tek tadmak mümkün. Hatta yanına bira ya da şarabınızı da söylerseniz kendinize ufak bir ziyafet bile çekebilirsiniz :)
Şimdi sıra Seville'de.. En çok merak ettiğimiz şehire gitmek üzere hızlı trendeyiz..

Hiç yorum yok: